Karı-Koca 10 küsur yıldır çalışarak edindiğiniz birikimleri
toplar, üstüne bolca kredi çekip markasına ve daha önceki işlerine güvendiğiniz
bir inşaat şirketinin projesinden daire almaya karar verirsiniz.
Maketten ve plandan bütçenizin sınırlarını zorlayarak
, peyzaj gören, çaprazda olsa şaleleri gören, alçak katlarda ve çocuğunuz
olduğu için kreşin karşısında bir daireyi beğenirsiniz. Hatta maketten ve
plandan bakmak size yetmez rica edip baret ve çizmeleri giyip dairenizin katı
olan 3. kata çıkarsınız.
Yan bloktaki daha az peyzaj gören bir daireye göre biraz
fazla para vermişsinizdir, ama artık iyi bir seçim yaptığınızdan eminsinizdir.Sözleşmeyi imzalamaya gidersiniz, bankacı olduğunuz için
sözleşmeyi okur, site planının istendiği zaman “teknik” nedenlerle
değişebileceği maddesine itiraz edersiniz, ama sözleşme matbudur, sizin
seçtiğiniz daireyi almak için bekleyenler vardır. Hem “O madde alt yapı
vs gibi teknik şeyler” içindir, Avrupa Konutları hakkında açılmış bir tane bile
dava yoktur” der satış ofisi müdürü.
3-4 ay sonra evinizin inşaatının önünden geçerken fark
edersiniz inşaatın planlardan biraz farklı gittiğini. Sonra haberi gelir; sizin
kreş diye aldığınız yer çevresindeki yeşil alanları da yok ederek market olmuş,
otel – hastahaneye dönüştüğü için yeni spor tesisi, baktığınız süs havuzlarının
üstüne, çaprazda olsa gördüğünüz şaleleri kapatır şekilde inşaa edilmiştir.
Satış ofisine mail atıp, randevu alıp, görüşmeye gidersiniz.
“Merak etmemeniz” söylenir hem ne güzel artık market ve spor tesisi daha
yakındır. Yeşil derseniz artık hastahane olan otelin önünüze gelen
bahçesindeki yeşil alanda yer alan pembe çiçekli ağaçlar yeni makette
ordadır. Ayrıca dilerseniz dairenizi eski fiyattan geri alıp, kalan dairelerden
beğendiğinizi yeni ve artmış fiyattan size satabileceklerini söylerler tabii
farkı siz ödeyeceksinizdir. Evi teslim alma tarihi yaklaşmıştır. Mahkeme vs ile
uğraşmamak ve eşiniz evden soğumasın diye “razı” olursunuz. Hem günün birinde
satmak gerekirse “yaşlı” insanlar için daha cazip olur diye avutursunuz kendini.
Evinizi teslim alırsınız. Market yüzünden evinizin önü
otopark olmuştur, sabah mal getiren kamyonlar gelir akşam, ikinci sıra yüzünden
hafta bir tartışma çıkar. Pencerenizin baktığı toprak alana ekilecek
pembe çiçekli ağaçları, çiçekleri beklerisiniz. Yönetime uğradıkça konuştuğunuz
site müdürü, arada siteye uğrayan inşaat şirketinin sahibi “söz” verir. “Kış
çıksın bahar gelsin peyzaja doyacaksınız” diye.
Bahar gelir, bir gün bir dozer o toprak alanı kaldırır,
ertesi gün beton atılır. Ertesi gün için sundurma yapılmaya başlanır “giriş”
için. Sorarsınız “Artık orası hastahanedir, bilmezler ne yapılacağını” .
İnşaata çalışan bir mimara denk gelip öğrenirsiniz, sizin pembe çiçekli ağaçlı
peyzaj “acil girişi” olacaktır.
Artık “enayi” yerine koymaya dayanamaz açarsınız davayı.
Dava açtığınız açıp sitenin değerini düşürdüğünüz için size içten içe kızar
bazı sakinler. Hak aramak ayıptır, dokunmayan bin yaşasın, fincanı katırları
ürkmesin maksat.
Gün gelir, önce hastahane sonra acil servis açılır hizmete.
Güneş ve peyzaj görüyor diye çocuk odası yaptığınız oda “Acil girişi” manzaralı
olmuştur. Geceleri siren sesleri, mavi-kırmızı çakarlar ve Acil girişinin
parlak ışıkları uyutmaz çocuğunuzu. Satsam mı diye düşünürsünüz, ilk gelen
alıcı “Burasının salonu ve bir odası "Acil" görüyor, dediğiniz fiyattan
30-40.000 TL indirim yapın” der.
Bir şarkı tutturursunuz “Sussan olmuyor, susmasan olmaz, Dil
dursa Hakim Bey tende can durmaz”. Aman dairelerimizin değeri düşümesin
ama “Yazsan olmuyor, yazmasan olmaz”.
Yorumlar
Yorum Gönder