Bu sene Avrasya
koşusunda 3. Kez koştum. Daha önce 15 km koştuğum yarışta bu sene yeni oluşturulan 10 Km kategorisinde ilk
kez koşmuş oldum.
Avrupa yakasında
oturduğum için Anadolu yakasına geçmenin en iyi yönteminin Marmaray olduğunu
düşündüm ve güne erken başlayıp arabamla ilk istasyonu olan
Kazlıçeşme'ye gittim. 12 dakika gibi kısa bir sürede
birkaç saat sonra köprü üzerinden koşarak yapacağım Asya-Avrupa geçişini önce denizin altından yaparak Üsküdar’da gün
ışığına tekrar kavuştum. Bu benim ilk Marmaray geçişim olmuş oldu.
Bağlarbaşı Koruda
koşacak diğer arkadaşlarımla buluştuktan sonra, simit ,çay ve evden getirilen
muzlarla ufak bir kahvaltı ile günün ilk “desteği” alınmış oldu. Toplu
fotoğrafımızı çektirdikten sonra güzel havanında katkısı ile yarış öncesi
ısınmak için başlangıç noktasına yürüyerek gittik. Başlangıç noktasına giderken
çeşitli ülkelerden bu yarış için gelmiş insanları ve derece hedefleyen atletlerin ısındıklarını görmek koşu öncesi morali oldu.

Yarış öncesi
müzik eşliğinde herkes topluca ısındı k ve maraton ve 15 km startı bizden önce
verildikten sonra bizim yarışın başlaması için sabırsızlanmaya başladık. Bu
arada Yukarıdaki stantlarda ücretsiz dağıtılan isotonik içecekleri yarışın
başlamasına az bir süre kala 1 TL ye satan su satıcısına yılın girişimci ödülünü
vermek geçti içimden.
Hakan Yaşdal, Can Özyurt , Ersin Çetin ve ben
“koşu dörtlüsü” oluşturarak hedefimizi yarışı 1 saatin altında bitirmek olarak
koyduk. Önlere yakın olmamızın avantajı
ile koşuya hızlı bir başlangıç yaptık ve
bizden önde başlayanları, 15 Km yarışının anı fotoğrafı çektirenlerinin
arasından slalom yaparak köprüyü geçtik.
Köprü bitişindeki yokuşu çıkarken yarış öncesi içtiğim sıvıların ve belki
eşyalarımı koyduğum küçük sırt çantasının da etkisi ile dalağım beni zorlamaya
başladı. Yıldız ayrımında artık iyice zorlanmaya başladım ve diğerlerinin beni
beklememelerini söyleyerek jog temposuna geçtim.
Barbaros
bulvarının yokuş aşağı olması bana iyi geldi ve tekrar koşu temposuna geçerek Kabataş’a
kadar geldim. Tam enerjim tükenirken Kahve Dünyasının koşuculara ikram ettiği
çikolata bana doping oldu.
Karaköy koşulara destek veren ritm grubu ve Galata köprüsü üzerinde koşucuları alkışlayan turistler ve vatandaşlar son bölümün destekçisi oldular.
Karaköy koşulara destek veren ritm grubu ve Galata köprüsü üzerinde koşucuları alkışlayan turistler ve vatandaşlar son bölümün destekçisi oldular.
Yarışı
arkadaşlarımın birkaç dakika gerisinde de olsa tam hedeflediğim gibi 59 dakika bitirdim. Sertifikayı ve yarış
sonrası verilen “beslenme” paketini
almak için biraz vakit geçirince sanki bir 5 Km daha rahat koşarmışım gibi geldi ama henüz Marmaray Sirkeci istasyonu açılmadığı için Sirkeci'den Yenikapıya 2-3 km yürümek zorunda kalınca anladım ki tam kararında bırakmışım.
Yenikapı'ya ulaşmak için Maraton parkuruna paralel yürüyerek maraton koşanları gıpta ile izledim. Koşanlar arasında belki Türk'ten fazla sayıda yabancı vardı ve çoğu orta ve üstü yaştaydı.(ya da ben geçerken öyleydi). Ama en ilginç manzara kedi kulağı şeklindeki tacı ve peruk mu, kendi saçımı çözemediğim pembe saçlar ve ile koşan yarışmacıydı.
Güzel bir havada güzel bir Avrasya koşusu da böylece sona erdi.
Gelecek seninin hedefi,.50 dakika gibi
bir sürede bitirmek artık.
Yorumlar
Yorum Gönder